tim burton'un kıyısından geçtiği ,
michel gondry'nin ise benzer işçilikler sergileyerek görebildiği saykodelik gündüz düşlerinden biri.
biz yetişkinlerin dünyası dışında var olan rengarenk gerçeküstü hikayeler ile hayatımızın temelinde duran, yetişkin kaygısı taşıyan siyah beyaz hikayelerin iç içe geçtiği ender filmlerden biri.
bu filmlerde detaylar her şeyden önemlidir.
chan wook park'ın filminde ise bu detaylar hayran kalınacak ölçüde iyi işlenmiş. pirinç megatron, küçülerek hiçliğe karışmaktan korkmak, her gün silinen anıların yerini tutacak yalanlar uydurmak, kendini fare sanmak, yedi alternatif günah, varoluş amacının peşinde koşmak... ve de emsalsiz bir sevgi.
el kadar bebelerin varoluşçu animeler izlediği asya'nın çocuklarına kısmen normal gelse de dünya üzerindeki hiçbir yerde normal karşılanamayacak kadar masalsı bir film bu. zaten chan wook park'ın elinden çıktıysa bir film, her zaman için izlemek izlememekten bin kat daha iyidir.